1 Mayıs 2012 Salı

2010-11


9 puan geriden gelip şampiyon olmak kolay bir şey midir? Ya da 17’de 16 yapmak. Bunlar ancak çok inanır, sıkı sıkıya kenetlenirseniz gerçekleşir. Tam bir takım olmak, taraftarla bütünleşmek gerekir. Ama bütün bunları yaparken sizi paçanızdan tutup aşağıya, kendi yanlarında çekmek isteyenler de olacaktır ve bunu hiç tahmin edemeyeceğiniz derecede alçakça yöntemlerle bile yapabilirler.
2010-11 sezonu Fenerbahçe için bu yazdıklarımın her birinin yaşandığı sezon olmuştur. Ben ne zaman bu formalardan birini görsem aklıma gelen tek şey yaşadığımız bu muhteşem sezon ve sonrasında koparılan kıyametler oluyor. Yukarıdaki 4 forma benim için çok farklı anlamlar taşıyor.
Çubukludan başlayacak olursak; en temel değişiklik çubukların incelmiş olmasıydı. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün mücadele ettiği 9 spor branşını temsilen 9 adet çubuktan oluşuyordu formanın gövdesi. Kollar her zamanki gibi düz, omuzlarda 3 çizgi… Kolların alt kısmı ise sarıydı. İlerleyen zamanlarda uzun kollu formaların giyilmesi ile gördük ki, bu sarı bölüm kolun kalan kısmını oluşturuyordu. Kısa kollu içine sarı renk uzun kollu giyilmiş gibi iki renkli bir görüntü ortaya çıkmıştı.


Çubuklu forma için en güzel gelişme önceki sezon forma önündeki reklamlar için bölünmeyen çubukların, arkadaki isim ve numara için de aynı şekilde olmasıydı. Okunur olabilmesi için lacivert konturlu beyaz fontlar kullanılmaktaydı.



Fakat UEFA kuralları bu uygulamayı kabul etmedi. İsim ve numara düz zemin üzerine basılmalı ve okunur olmalıydı. Bu sebeple Avrupa maçları için arkası düz lacivert bir çubuklu üretildi ve üzerine de sarı ile baskı yapıldı. Bu formayı Kadıköy’de PAOK ile oynadığımız maçta giydik.


Dış saha maçları için düz beyaz bir forma tasarlanmıştı. Formanın göğüs bölgesine iki tarafında kanatlar bulunan Fenerbahçe amblemi baskısı işlenmiş ve formanın adı da Kanarya Forma konulmuştu. Gözler beyaz formada biraz daha sarı renk arıyor, ama bizim düz beyaz formalarımız ise neredeyse Real Madrid formalarının aynısı olacak kadar beyaz ve lacivertten oluşuyor hep. İşte bu yüzden ikinci formamız belki de düz beyaz yerine sarı-beyaz çubuklu şeklinde olsa daha güzel oluyor.
Üçüncü forma için son yıllarda geleneksel hale gelen, alternatif bir renk beklentisi bu sene de mavi ile karşılık buldu. Chelsea’yi andıran bir renk tonu ve dizayn ile tasarlanan Güneş forma adını formanın üzerindeki ışık saçan Fenerbahçe amblemi baskısından almaktaydı. Alternatif forma dizaynları son yıllarda başarılı seçilen renkler ise göz tırmalamıyordu ancak bu formalar farklı renk şort ve çorap ile kombine edilmiyordu bir türlü. Mesela turkuaz forma lacivert şort ile ya da güneş forma beyaz şort ile giyiliyor olsa belki daha ilgi çekici olabilirdi. Bu örnekleri çoğaltabiliriz ama söylemek istediğim, tasarımı ne kadar güzel olursa olsun, baştan aşağı tek renk giyilen formalar şahsen bana çok sıradan geliyor.


Ve bu sezonun bahtsızı; palamut forma… Bu formanın dizaynı konusunda taraftarların internette paylaştığı formalardan birinden esinlenildiği yönünde söylentiler olmuştu. J Bu konuda polemik yaratmaya gerek yok, çünkü ilgili dizaynı yapan arkadaş bu forma ile ilgili hiçbir hak iddia etmemekte tam tersine bu durumdan gurur duymaktadır. ;)
Forma rengi amblemimizdeki kudret ve kuvvetin simgesi palamut dalından esinlenilerek seçilmiş, gövdesindeki palamut baskısı ile de tamamlanmaktadır. Forma üzerindeki detaylar ve isim numara baskılarında ise önceki yıllardan yabancı olmadığımız neon renk kullanılmıştır. Sezon başı tanıtım defilesinde çok kısa bir süre görünen bu formanın ligin 2. yarısı ile birlikte satışa sunulacağı belirtildi. Sezon boyu sadece, Kadıköy’de malubiyet ile sonuçlanan Bucaspor kupa maçında giyilen forma da uğursuz ilan edilerek bir daha giyilmeyen formalar kervanına eklenmekteydi…






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder