Kötü geçen bir yılın ardından, neredeyse tamamen yenilenen bir kadro ve yenilenen bir görünüşle başladı Fenerbahçe yeni sezona. Rapaiç, Andersson, Lazetiç, Baliç, Serhat gibi transferler sezon öncesi hazırlıklarına damga vururken, takımın ilk çıktığı idmanda giydiği kamp ekipmanları dikkat çekmişti. Üzerinde hiçbir marka logosu bulunmayan, sadece Arma olan t-shirt'ler ve şortlar vardı topçuların üzerinde.
İlerleyen günler, Adidas ile biten sözleşmenin yenilenmediği ve bundan sonraki ekipman ve forma ihtiyaçlarının tamamen Fenerium tarafından karşılanacağı bilgisini de beraberinde getirdi. Fenerium markası ile çığır açmayı hedefleyen Aziz Yıldırım ve yönetim, ilk adımı da böylece atmış oldu.
Başlarda sorunlar yaratmadı değil bu durum. Neticede tecrübesizlik aşikardı. Mesela kaleciler bir süre Adidas'tan kalan kazaklarını giymeye devam ettiler, ta ki üzerinde palamut baskılı o güzel kaleci kazağı üretilene kadar. Daha maçın 15. dakikasında sırılsıklam olup futbolcuların üzerlerine yapışan formaları ve rengi soluklaşan kamp ekipmanlarını da ekleyebiliriz. Ama Fenerium bu sorunları çabuk aştı.
Çubuklumuz sezona başlarken yakalı, önden düğmeli ve kollar dahil tamamı çubuklu olacak şekilde idi. Lacivert'in tonu ve üzerinde hiçbir marka logosu olmaması dışında ideale yakın bir tasarımdı. bunun yanına eklenen düz sarı ve düz beyaz deplasman formaları ise sade ve şıktı. Belki de fazla detaya girilebilecek tecrübeye sahip olunmadığı için böyleydi Fenerium'un ilk formaları ama hep derler ya, sadelik şıktır...
Sezon içerisinde forma tasarımının değiştirilememesi ile ilgili o dönemde şimdiki gibi bir kural yoktu. Takımlar isterlerse farklı farklı formalar tescil ettirip giyebiliyorlardı ki biz de bunu yaptık. Çubuklu forma artık sarı ağırlıklı ve kollarda omuzdan gelen tek kalın bir çubuk ile detaylandırılmış, beyaz forma ise aynı kol detayı ile yeniden dizayn edilmişti. Bir de özellikle Avrupa maçlarında giyilmek üzere 3. bir deplasman forması vardı ki bu forma sadece az sayıda satışa çıktı ve takım tarafından hiç giyilmedi. Rengi maviye yakın lacivert, sarı ile detaylandırılmış ve Avrupa kupası maçlarında formanın sağ göğüsünde 1907 logosu bulunan formanın sırt kısmı ise tamamen sarı olarak tasarlanmıştı.
Bu formalar gereğinden fazla parlak kumaştan üretilmiş olması, teri dışarı atamaması gibi sıkıntılar dışında genel olarak beğenildi.
Bugün Fenerbahçe için çok büyük bir değer olan Fenerium markasının en sağlam temellerinin atılmış olması bakımından ve radikal bir karar ile takımın spor markası bağımlılığına son verilen bir sezon ancak bu kadar güzel sonuçlandırılabilirdi.
Takım 17'de 17 yapmış, ligin bitimine 3 hafta kala Galatasaray'ı Kadıköy'de yenerek aldığı liderlik koltuğunu bırakmayarak 14. şampiyonluğa ulaşmış ve Türkiye Kupası'nda da final oynamıştı. Ama dediğim gibi bu sezonun en büyük katkılarından biri de Fenerium gibi bir değerin sağlam temellerinin atılmış olmasıdır bence.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder