Formaların tasarım ve üretim aşaması sezon sezon iç içe geçer. Yani bir sezon oynanırken aslında bir sonraki sezonun formasının tasarımı başlar. Türkiye’de üretim çok gecikir çünkü takımların reklam anlaşmalarında değişiklik, sponsorların logo değiştirme onaylama kaprisleri ve nihayetinde sadece Türkiye Süper Lig Şampiyonu ve Türkiye Kupası Şampiyonu’nun kullanmaya hak kazandığı Türk Bayrağı’nın belirlenmesinin ligin son haftasına denk gelmesi durumu vardır. Bunu neden anlattım? Eğer formaların hikayelerini sırayla okuyorsanız, 2003/04 sezonu formalarında anlattığım sezon sonu şampiyonluk döneminde aslında 2004/05 sezonunun formalarının adidas olduğu ve modellerin çoktan hazır olduğu bellidir.
Başlıyorum. Daum’un ilk sezonun ortalarında, adidas’ı Türkiye’ye getiren Fenerbahçe eski başkanlarından Emin Cankurtaran’ın aracılığıyla adidas Fenerbahçe flörtü başlar. adidas yıllardır elinde bulunan Milli takımı Nike’ye kaptırmıştır. Galatasaray Umbro, Beşiktaş Puma giyerken Fenerbahçe ise bir Fenerium mucizesi yaratmıştır. Türkiye piyasasında tekrar boy göstermek için biçilmiş kaftandır yani Fenerbahçe. Bir diğer özelliği de Fenerbahçe’nin tarihinde, kendi markası ve adidas dışında başka bir markayla boy göstermemiş olmasıdır. Görüşmeler başlar. adidas’ın teklifi 5 yıllıktır ve tüm futbol şubesini kapsamaktadır. Nitekim dünya üzerinde malzemelerini gruplara ayırıp da farklı sponsor kullanan başka takım yoktur. Ancak Fenerbahçe yönetimi, Fenerium yönetiminin de yönlendirmesiyle, pazarlığı sadece maç malzemesi üzerinden yapar. Böylelikle antrenman ve kamp döneminde kullanılacak ürünler yine Fenerium markasını taşıyacak, Fenerium markasına yapılan yatırım kuvvetlenerek büyüyecektir. Pazarlık biter anlaşma yapılır ve 2004/05 sezonu formaları çalışmaları Fenerium adidas işbirliğiyle başlar. adidas atağına sezon ortasında yapacağı anlaşmayla, Galatasaray’la devam edecektir. Ancak Galatasaray’ın anlaşması sadece maç malzemesi değil tüm malzemeleri kapsar, sırt numarası olarak da adidas diğer takımlarda ne kullanıyorsa o kullanılır.
Genel detay olarak şampiyonlukla birlikte hak kazanılan Türk bayrağı, gururla yer alır sol göğüste. Ve armamızın üzerine de aslında bir sezon öncesinden belli olan 3 yıldız, armanın şekline göre yani bir kavisle yerleştirilir. Sahtecilere bir gol daha gelir zira bir sezon önce şampiyonluk dönemindeki formalardaki arma üzerinde daha önce bahsettiğim Tek Yıldız konulmuştur. Sahteciler yeni sezonda da bunu beklerken, bir gol daha yerler. Formanın Coolmax iplik hariç diğer tüm detayları Fenerium’un isteği ve onayıyla devam eder. Arma yine 3 boyutludur. Coolmax sözleşmesi ise adidas’ın kendi teknolojisi ve markası olan ClimaCool nedeniyle tekrarlanmaz.
Bir sezon önce kullanılan yazı karakterleri yine değişecektir. Bununla ilgili olarak adidas bilgilendirilir. Ancak yapılan bir ek sözleşmeyle birlikte sırt numara ve harflerinin tüm sorumluluğu Fenerium’a geçer. Yine Chris Kay tarafından hem takım hem de satış için üretilir yeni yazı karakterleri. Ancak bu defa tasarım da Chris Kay tarafından sunulanlar arasından seçilir. Bir detay daha, Chris Kay o dönemde Milan, Ajax, Real Madrid gibi adidas’ın önde gelen takımlarına özel sırt numarası tasarlamaktaydı. Fenerbahçe de bu takımlarla aynı kategoride yer aldı sırt numara ve harfler açısından.
Gelelim forma detaylarına. Öncelikle forma sayısına karar verilir. İdeal çeşidin 3 forma olmasına karar verilmişken, süreç sonunda yeni sezona 4 forma ile hazırlanır Fenerbahçe.
Çubuklu forma modeli bir türlü sinmez içimize. Sarı çubuklar sabit renk, lacivert çubuklar formanın eteğine göre degrade sarıya dönen bir baskı tekniği vardır. Ancak degrade sarıya gidiş formanın yeşil renkte görülmesine neden olmaktadır. Oysa çubuklu çubukludur, sadece ve sadece sarı lacivert olmalıdır. Forma olmamıştır vardır bir eksik sanki. Bunun üzerine adidas’ın bir sezon önce Real Madrid için kullanmış olduğu beyaz forma modeli, Fenerium’un 2003/04 sezonu çubuklusuyla birleştirilir. Bir başka deyişle 2003/04 sezonu formasının yakası değişir ve kollara artık özdeşleşeceğimiz üç bant eklenir. Bu üç bantla ilgili birçok hatıra var, değineceğim elbette.
İkinci forma yine açık renk olan beyaz formamızdır. Bu forma Real Madrid’in 2003/004 sezonunda kullandığı formadır. Bu sezona özel olmak üzere üç bandın her bir bant yaklaşık 1/3 sarı 2/3 lacivert olacak şekilde düzenlenir. adidas’a yapılan lacivert/sarı/lacivert bant dizilişi bir türlü kabul edilmez. Örnek olarak Milan gösterilir ancak Milan’ın özel bir sözleşmesi olduğu ve Fenerbahçe için geçerli olamayacağı söylenir. Bunun karşılığında bir sezon önce Rizespor’un kullandığı beyaz forma örneği verilse de (mavi/yeşil/mavi) yukarı bahsettiğim şekilde anlaşma sağlanır. Bu formayla ilgili bir detay da o sezon adidas tarafından verilen isim ve ürün kodları nedeniyle, etikelerin “Real Madrid Home” gibi bir ibare olmasıdır. Bu daha sonra düzeltilmişti :)
Üçüncü ve son forma sarı forma olacaktır. Bu forma adidas’ın tavsiye ettiği şekilde kabul edilir. Ancak Türk Bayrağı’nın sarı zemine oturmasıyla oluşan sarı kırmızı görüntü sıkıntı yaratır. Bunu engellemek için de Türk Bayrağı’nın etrafına beyaz renkte bir kontur konulmasına karar verilir.
Son forma sarı dedim evet ama adidas kulüple yaptığı özel görüşmeler sırasında beğendirdiği bir formayı da son anda araya sokar. Bu lacivert bir formadır. Fotoğraf çalışması gösterilir. Fotoğrafta kullanılan oyuncu Raul’dur ve adidas’ın söylediğine göre bu model aynı sezon Real Madrid’in de dış saha forması olacaktır. Formanın genel rengi lacivert, detayları sarı olacak şekilde çalışma yapılır. Ancak ismi bende saklı bir yönetici, sarı olan kısımların altın renk olmasını ister. Bir sezon önceki Royal formayı çok beğenmektedir bu yönetici. Ancak Royal formada detayda kullanılan altın renk için, parlak kumaş kullanılmıştır. Normal forma kumaşından biraz daha kalındır ama detayda olduğu için sıkıntı yaratmaz. Ancak bu sezon adidas’ın kullandığı kumaş parlak iplik değildir. Bu nedenle altın rengin kahverengi bir efekt alacağı bilgisi verilir. Buna rağmen formadan sarı renk çıkartılıp yerine altın renk konulur. Ancak uygulamada hem mat iplik hem de kullanım alanının büyüklüğü nedeniyle görüntü istenen gibi olmaz. Bu formanın bir özelliği de sezonun son maçında, şampiyonluk kupasının kaldırıldığı maçta giyilmesidir. Aynı satış stok kaygısı nedeniyle son maça bu formayla çıkarız. Ve kupa, üzerine reflektif malzemeden yapılmış yıldızların kullanıldığı bir baskının bulunduğu lacivert formayla yükselir göğe. Bu arada bu formanın Real Madrid’in dış saha forması olmadığı sezon başlayınca görülür, arada bir gaz verilmiş ve gaza gelinmiştir.
Bu sezonun bir başka özelliği ise Şampiyonlar Ligi’ne katılmamızdır. UEFA’nın kıyafet yönetmelikleri TFF’den çok farklıdır o dönemde. Ayrıca esnetilemez. Sezon öncesinde gelen bir formda, takımların formaları, reklam sponsorları, üretici sponsorları önce görsel sonra da formanın kendisiyle bildirilir. Bu da maçta ayrı, antrenman ve kampta ayrı marka kullanan Fenerbahçe’nin UEFA’nın kafasını iyice karıştırmasına neden olur. Önce kabul etmez UEFA bunu. İzin vermediğini belirtir. Biz de böyle bir yasak olmadığı noktasından yola çıkarak bastırırız. Gerçekten de UEFA’nın izin vermemesi için yazılı bir kural yoktur ancak sıkıntı çıkartır. Sonunda olay, UEFA Şampiyonlar Ligi’nin ana sponsoru olan adidas’ın “Arkadaşlar, Fenerium bizim rakibimiz değil iş ortağımızdır. Bu kararınız bizim Fenerbahçe ile aramızdaki ilişkiye zarar verebilir” anlamına gelen çıkışıyla tatlıya bağlanır. Şampiyonlar Ligi tarihinde bir takım ilk kez farklı marka üretici ürünüyle sahne alır.
Yine Şampiyonlar Ligi’yle ilgili olarak bir başka anı, Türk Bayrağı’nın kullanılmasıdır. Bildiği üzere daha önceki yıllarda Galatasaray Türk Bayrağı kullanmadığı için bir kısım taraftar tarafından eleştirilmiştir. Gerçekten de kıyafet yönetmeliğinde “takımların kendi ülke bayraklarını kullanmalı” yasaklanmıştır. Fakat İtalyan takımlarının göğüslerindeki İtalyan bayrağını taşımaları bizim aklımızı çeler. Bu aslında İtalyan bayrağı değil, İtalya Futbol Federasyonu’nun armasıdır. Bu durumda yönetmelikte yer alan bir madde öne çıkartılır. Buna göre o dönemde UEFA takımların kendi ülke bayraklarına izin vermemesine rağmen, kendi liglerinde şampiyon olan takımların kendi federasyonlarında izin verilen amblemini taşımasına izin vermektedir. Biz de Türk Bayrağını göğse koyar onaya yollarız. İlk tepki e-postayla gelir, Türk Bayrağı olmaz diye. Hemen yönetmelik maddeleriyle yanıt verilir ve denir ki “Evet bahsettiğiniz arma Türk Bayrağı fakat bunu TFF sadece Türkiye Ligi ve Türkiye Kupası şampiyonlarına, şampiyon oldukları için koyma hakkı veriyor. Bu nedenle şampiyonluğumuzu tanımlayan bir armadır”. UEFA elbette itiraz etmez ve Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi’nde Türk Bayrağı’yla mücadele eder.
Bu sezon adidas’la ilk sezondur. Bu nedenle bir forma lansmanı da yapılmaz. Sadece stadyumda basına o da sansız mankenlerle bir tanıtım yapılır.
Bu sezon hazırlık maçlarına yeni formalarla çıkılır. İşin trajikomik yanı 18 Ağustos 2004 tarihinde hazırlık maçı yaptığımız Yalovaspor’un Fenerium marka malzemeyle sahada yer almasıdır (http://www.turkfutbolu.net/fenerbahce/2004-05hazirlik/images/7haz_ekresim_7.jpg)
Sezonun ilk maçına Rizespor deplasmanında çubuklular, beyaz şortlar ve konçlarla çıkılır. İkinci haftada da Samsunspor karşısında, Alex’in Kadıköy’le tanıştığı maçta sırtta çubuklu, altta lacivert şort ve konç vardır. Çubuklu 27 Kasım’da oynanan Diyarbakıspor maçına kadar çıkmaz sırttan, ne Avrupa’da ne ligde. 27 Kasım’da da beyaz forma ilk kez giyilir. Ve bütün bunlar olurken 2005/06 sezonunun hazırlıkları çoktan başlamıştır.
Onur Tuncer (@onore_wankenobi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder