Açılışta kaybedilen 2 puan, atılan golümüzle ilgili oluşturulan polemik, bence topu o anda oyun dışına atmamız olmamız, Kocaman'ın sürekli olarak iyileştirme çabalarının sonuç vermemesi üzdü elbette. Böyle açılması gerekiyormuş sezonun, önümüzdeki maçlara bakalım. Ama şimdi bugünkü maça bir bakalım.
Mert
Orhan . Bekir . Egemen . Caner
Selçuk . Topal
Kuyt . Alex . Stoch
Sow
Orhan . Bekir . Egemen . Caner
Selçuk . Topal
Kuyt . Alex . Stoch
Sow
Böyle başladık. Alışılagelmiş olan Baroni yoktu bence en sürpriz isim. Gökhan'ın sakatlık nedeniyle dinlendirilmesi normal geldi. Hasan Ali ile Yobo'nun durumlarını bilemiyorum, Kocaman'ın takdiri elbette. Topuz da Sow'un oynayabilmesi için kenardaydı sanırım. Ama dedim ya asıl sürpriz Baroni'nin olmamasıydı.
Onun yokluğunda, merkezdeki 2 orta saha oyuncusundan Topal'ı ön bölgede gördük. Ben söylemiyorum, kendi ifadesi, Topal defansif yönü ağır basan bir oyuncu. Selçuk'tan daha ofansif değil. Nitekim 2. bölgenin ön tarafında başarılı olamadı. Devre boyunca, hem de rüzgara karşı, uzun toplarla bir şeyler yapmaya çalıştı takım. Rakip kanatları ikişer kişiyle tıkayınca, zaten Orhan-Kuyt'tan oluşan çok uyumlu olmayan sağ kanat ve karşısında sertlikle müdahalede bulunan (ve/veya hakem tarafından tanınan toleransa göre kartsız uzun süre oynayan) bir savunma oyuncusuna karşı genelde başarılı olamayan Stoch ile Stoch'un arkasında oynayan her bek gibi aşırı sıkıntı çeken Caner'in bulunduğu sol kanat işlemedi. İlk yarıda iflas etti aslında plan.
Ben ikinci yarıya, Kadıköy'deki Vaslui maçındaki gibi bir değişiklikle başlayacağını sandım Kocaman'ın, o ısrar etti. Sonra aslında tek gol bulma şekli hızlı baskınlar olana Elazığ, kendi kendimize kaptırdığımız bir top sonrasında 3 pasta, Thum'un bindirmesi, bindirmeye yanıt veremeyen merkez orta saha oyuncuları, ceza alanında sadece 1 forvet varken adam paylaşamayan 2 stoper ve adam takibini ısrarla sürdüremeyen Orhan'ın ve aslında kısaca takımın o andaki savunma yerleşme sorunu nedeniyle golü yedik. Cümle uzun oldu, sıkılıp atlayanlar için özetleyeyim. Golü yememize neden olan bir futbolcu yok, toptan bir boş bulunma diyelim.
Sonra ne oldu? Beklediğim ve beklemediğim hamleler geldi Kocaman'dan. Topuz'u beklerdim ama sağ beke değil. Kocaman hücum gücünü kısmamak adına Orhan-Topuz değişikliğine gitti. Topal Baroni değişikliği ise elzemdi zaten. Diziliş birden bire aşağıdaki şekle geçti ki Kuyt'un yeri haricinde daha doğruydu sanki;
Mert
Topuz . Bekir . Egemen . Caner
Selçuk . Baroni
Kuyt . Alex . Stoch
Sow
Topuz . Bekir . Egemen . Caner
Selçuk . Baroni
Kuyt . Alex . Stoch
Sow
Bu değişiklikle birlikte rakip alana yığdık oyunu. Elbette bunda rakibin galibiyeti koruma amaçlı geri çekilmesi de vardı, unutulmamalı.
Ve gol geldi. Şimdi özellikle bu gol öncesindeki pozisyona gelmek istiyorum. Ben, Topuz'un rakibe bakıp topu taca atmasını isterdim. Atmaması hata mı? Kesinlikle değil. Fairplay'a karşı bir hareket mi? Bence hayır. Evet top yakın bir mesafeden çarptı rakibe. Ama konu bu değil. Yine de Topuz'un, tüm tartışılanlardan bağımsız olarak söylüyorum bunu, topu oyun dışına bırakması daha iyi olurdu, bence. Üzüldüğüm nokta, tüm 90 dakikanın, bu olay üzerinden konuluşacak olması. Yazık.
Neyse, gol geldi. Kuyt'un nefis vuruşuna da dikkat çekmek gerek, atlamayalım. Ve Kyut'un 5 resmi maçta 4. golünü atmış olmasına şapka çıkaralım. Gol sonrasında ortalığın karışması bize yaradı, rakip 10 kişi kaldı. Hakemin kararının yanlış olma olasılığı yüksek. Ben atılan oyuncunun açıklamalarına, hakemden daha çok güveniyorum.
Ve sonrasında günlerdir söylediğim hamle geldi Kocaman'dan. 2. bölgenin merkezini tek oyuncuya teslim etti Kocaman. Evet rakip 10 kişiydi o sırada ama bunu sanırım ilk kez denedi Kocaman, göreve başladığından beri. Selçuk'un Krasic'le değişmesi sonunda diziliş aşağıdaki şekle büründü;
Mert
Topuz . Bekir . Egemen . Caner
Baroni
Krasic . Alex . Stoch
Sow . Kuyt
Topuz . Bekir . Egemen . Caner
Baroni
Krasic . Alex . Stoch
Sow . Kuyt
Bunu 4-1-3-2 veya 4-4-2 olarak da açıklayabiliriz. Parreira'nın Fenerbahçe'sine benziyor biraz, hatırlarsanız Kemalettin'li orta saha. O orta sahada ağırlıklı Tarık ile Tayfun dönerek (yer değiştirerek) oynarladı, burada da Stoch, Krasic bunu yapabilir. Ben Kocaman'dan bunu bekliyorum açıkçası ama elbette kadroda bir Kemalettin yok. O, beğenilmeyen, zaman zaman ıslıklanan ama çok çalışıp Türkiye'nin hem ilk hem de dönemin en iyi ön liberosu olan Kemalettin.
Evet daha az emniyetli bir diziliş bu ama daha saldırgan, daha atak oynama olasılığı olan bir diziliş. Rakibe göre merkez orta saha oyuncusunun Topuz olabileceğini de unutmamak gerek. Ve belki de Stoch'un durumuna göre Caner'i orada kullanmak (Hasan Ali'nin sol bekte bulunduğu maçlarda) mümkün. Ancak her şekilde defansın göbeğinde Yobo'nun olması şart. Ancak Yobo'nun gelişiyle birlikte orta saha merkezinden itibaren dizilen 5'liden birinin ya da merkez orta sahanın yabancı olmaması gerekiyor.
Maça dönelim. Peki neden atamadık golü, kazanamadık maçı. Burada da teknik adamın müdahale edemediği saha içi koşulları devreye giriyor. Yani Ivesa'nın Kuyt'un şutunu son anda kurtarması, Caner'in soldan bindirip Kuyt'un pasıyla buluştuğunda çektiği şutunu defansa çarpıp dışarı yönelmesi, müthiş bir paslaşma sonrasında topla buluşan Krasic'in penaltı noktası üzerinden ıskası gibi. Bunlardan bir tanesi gol olsa, şu anda Kocaman'a saydıranların bir bölümü, rakibin durumuna göre yaptığı değişikliklerle maçı çevirdiğini anlatacak olurdu.
Şunu söylemek istiyorum. Teknik adamların takıma etkisi ne olursa olsun, topu kaleye vuracak adamlar sahanın içinde. Kocaman'ı veya bir başka değerimizi eleştirirken dozu kaçırmamanız adına söylüyorum bunu. Kocaman'ın belki istediği ama yönetimce onaylanmayan, belki takım içinde çözeceğini düşündüğü için gerek görmediği orta saha oyuncusu transferi için çabalaması olarak görüyorum ben bunu. Arayışta hoca. Oyuncuları en iyi o tanıyor. En azından bizden iyi biliyor durumlarını. Bu nedenle ıskalanmış bir top, birine çarpıp başka yere yönelen bir yani o kaleye girmeyen bir gol için kimseyi asmayın. Ama elbette eleştirin, saygıyı elden bırakmadan. Fakat şunu da unutmayın. Bazılarımız bariz hata yapan oyuncusuna herkesin içinde refleksle bile ağzını açmayan birisine, bazılarımız da kaleye vurduğu topu rakip kaleci kurtarsa da golü kaçıran oyuncusuna herkesin içinde hakaret/beddua eden birisine kaptırıyor gönlünü. Benim gönlüm Fenerbahçe'nin ve doğru adamın yanında. Belki de bu nedenle keşke "Topuz o topu dışarı atsaydı" diyorum.
Aykut Kocaman'ın iyi bir teknik direktör olmadığını düşünüyor olabilirsiniz. Onun müthiş bir teknik direktör olduğuna ancak futbolcuların yetersiz olduğunu da düşünüyor olabilirsiniz. Bunlarla ilgili herkesin aynı anda aynı fikirde olması ne olası ne de normal. Bu nedenle eleştiri yaparken, çözüm de sunar ve kibarlığınızdan ödün vermezseniz, yarın yazdıklarını okurken yüzünüz kızarmaz.
Gelelim sonuca. Birincisi bu sezonun en önemli maç serisinin ilkine çıkacağız salı günü. Rakiplerden birisi suni çim bir diğeri sahadaki oyuncular. Bir başka rakibe gerek yok, bu nedenle kendi kendimizi öldürmeden eleştiri yapalım ne dersiniz?
------------------------------------------------
Sonra konuşmamız gereken bir şey. 1-2 soru var kafamda, bu takımda Kuyt, Stoch, Baroni, Caner, Alex, Topuz, Topal gibi uzak mesafeden isabetli şut çeken oyuncular var. Neden denemiyoruz yeterince? Duran topları kullanırken neden yan pas yapıp, takımın ofsayta düşmesine neden olacak vuruş organizasyonları peşindeyiz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder