İlk Vaslui maçı sonrasında Bodrum'a gittiğim ve rövanşı sonrasında da orada olduğum için, gecikmiş bir yazı koymadım, kusura bakmayın. Hem takımın durumu, hem transferler hem de oynanan futbolla ilgili bir iki fikrim var, paylaşayım. Siz de yorum yapın, lütfen :)
Önce sezon bitimindeki duruma bir bakalım. Kim gitmiş? Çok ama çok önemli bir oyuncu Emre gitmiş. Neden önemli? Çünkü işin orta sahada bittiği günümüz futbolunda burada en çok işi en az oyuncuyla yapan takım kazanır. Bu da orta sahada oyunu çift yönlü oynayabilen oyuncuları kullanan takımın avantaj sağlamasıdır. Bu nedenle Emre gibi yerinin dolması zor olan bir oyuncuyu kaybederek bitirdik sezonu. Buna ek olarak Andre Santos'un yerini dolduran Ziegler de ayrıldı takımdan.
Ben bir futbol takımını vücuda benzetiyorum. Bu nedenle omurganın çok sağlam olması gerekiyor bence. Kaleci, stoper, orta saha ve forvetten oluşan birbirleriyle bağlantılı bir omurga gerek. Volkan, Yobo, Emre, Alex, Sow (Semih) omurgasından en önemli omurlar, Yobo ve Emre'nin ayrılması ciddi bir sıkıntı yarattı sezon sonunda.
Yerine kimler geldi? Aslında yapılan transferler çok çok iyi. Bir çok Fenerbahçeli'nin yönetimi transfer yapılmadı diye eleştirmesi çok yerinde değil. Ziegler'in yerine, onun oynadığı milli takımın daha iyisi haydi abartmayayım rakibi olan Türk milli takımının sol beki, Hasan Ali geldi. Defansa yine milli bir oyuncu Egemen, forvete ismini tartışanlarda akıl aramadığım Kuyt alındı. Yobo en sonunda geri geldi ve Emre'nin pozisyonuna da yine bir başka bir milli oyuncu Mehmet Topal geldi. Krasic'i daha saymıyorum. Önce Emre pozisyonunu tartışalım.
Mehmet Topal Emre'nin yerini doldurur mu? Hayır. Zira Topal defansif yönü kuvvetli bir orta saha oyuncusu. Selçuk'un iyisi diyeyim. Emre'nin boşluğunu bir oyuncuyla değil, bu bölgedeki sistem değişikliğiyle kapatmak daha doğru şu andaki kadromuzla. Zira aynı özelliklerde bir oyuncu yok anlaşılan transfer listemizde.
Ve bir de Vaslui maçlarına göz atalım. İlk maçta hazır olmayan, sistem sıkıntısı çeken bir Fenerbahçe'ye karşı sürpriz peşinde taş gibi bir takım. Sağ kanatta işlemeyen bir Gökhan-Kuyt ikilisi, sol kanatta hiç anlaşamayan Hasan Ali-Stoch ikilisi, Topal'ın takımı tek başına ileri itebilecek özelliklerinin bulunmaması, Baroni ve Alex ve nihayetinde Semih'in topla buluşamaması, maçın ilk yarısında kaleyi bulan şutumuzun olmaması bulmayan da birisi kornerle sonuçlanan 2 şutumuz olması gibi kötü bir istatistiğe neden oldu. Diğer yandan rakibin iyi pres yapması ve bu aksaklıklardan yararlandığını gördük. Devrede eski düzeni hatırlatacak bir hamleyle, sağ kanada Gökhan-Topuz ikilisini yerleştirince Kocaman, Kuyt'un forvete geçmesiyle biraz kendimize geldik ancak bireysel bir hata zinciriyle yenik duruma düşmemize rağmen en azından beraberliği koparttık.
Rövanş maçında günü kurtarmayı daha çok düşündü doğal olarak Kocaman. Eski sisteme uygun oyuncularla çıktı sahaya. Nitekim bunun ödülünü aldı. Ancak maçın 34. dakikasından devrenin bitimine kadar oluşan klasik top tutamama sıkıntısı başladı. Nedeni belli, iki stoper pas yapamıyor, bekler topu ileriye dan dun vuruyor, orta saha top almıyor. Sıkıntılı durum. Nitekim devre bitene kadar gol yemememiz müthiş oldu. İkinci yarıda da aynı sıkıntı sürdü. Nitekim Volkan'ın kurtardığı penaltı oyunun kaderini değiştirdi belki de. Evet haksız penaltıydı ama sonuçta hakem vermişti kararı. Sonrası takımlar arasındaki kalite farkıyla oluştu, geçelim. Ve elbette Romanya Ligi'nin başlamış olmasının etkisi de vardı iki takım arasındaki hazır olmama durumunun.
Bakalım ne olacak bu sezon. Evet birçoğumuzun bahsettiği üzere orta sahanın ortasına bir oyuncu alınması sorunu azaltacak belki de sonlandıracak. Elbette alınacak oyuncunun kim olacağına bağlı. Bir diğer yandan da en üstte söylediğim üzere, burada kurguyu değiştirerek başarılı olmak da mümkün. Nitekim Krasic'in gelmesi de bana bu yönde bir fikir veriyor. Topuz'un daha fazla orta sahada olması muhtemel. Ben dizilişteki rakamlara bakmıyorum. Oyuncu karakterlerine göre tamamen değişebilir oyun şekilleri. Bu nedenle dörtlü defans diye bahsediyorum.
Dörtlü defans kalacak elbette. Burada göbekte Yobo - Egemen (Bekir) oynayacak bence. Serdar daha az forma giyecek gibi. Egemen'in özellikle hücum organizasyonlarında ve ne yazık ki saha içi kapışmalarında Yerli Lugano olacağını düşünüyorum. Beklerde elbette Gökhan ve Hasan Ali olacak. Hasan Ali'nin sol kanatta Gökhan'ın sağ kanattaki başarısını yakalaması muhtemel. Ancak önünde Stoch oynayacağı maçlarda büyük sıkıntıya gireceği de ortada. Stoch'un defansif açıdan vurdumduymaz oyunu arkasındaki beki çok rahatsız ediyor.
Orta sahada ne yapacağı önemli Kocaman'ın. Dedim ya Emre'nin eksikliğini bu bölgeyi kalabalık oynatarak çözmesi muhtemel. Veya Topuz'u buraya çekerek. Ya göbeği Topuz - Baroni olarak ikiler ki bence zaten özellikle iç saha maçlarında hücuma yatkın oyuncuların daha fazla yer alması gerekiyor sahada, ya da bu bölgeyi 3 oyuncuyla parselleyip, kanatsız hücum oynatabilir. Yani 4-2-3-1 veya 4-3-1-2 gibi dizilişleri saha içindeki değişikliklerle yapabilir. Bunun için farklı pozisyonlarda oynayabilen oyuncu sayısı önemli. Bizim bu sezonki (bir süredir var olan) sıkıntımız aslında burada. Mehmet Topuz ve Caner dışında, aynı anda farklı bölgelerde oyyabilecek oyuncumuz yok. Baroni evet belki ama aynı çizgi üzerinde yani defansif ya da ofansif orta saha. Caner ve Mehmet Topuz ise hem kanatta hem de göbekte (iki yönlü ama aynı anda değil) oynayabilecek oyuncular. Bunlar dışında, oyuncu değişikliği yapmadan saha içinde değişiklik yapması mantıklı değil Kocaman'ın.
Volkan
Gökhan . Yobo . Egemen (Bekir) . Hasan Ali
Topuz . Baroni . Caner
Alex
Kuyt (Krasic) . Sow (Stoch)
Gökhan . Yobo . Egemen (Bekir) . Hasan Ali
Topuz . Baroni . Caner
Alex
Kuyt (Krasic) . Sow (Stoch)
Volkan
Gökhan . Yobo . Egemen (Bekir) . Hasan Ali
Topal (Selçuk) . Baroni
Krasic (Topuz) . Alex . Stoch (Caner)
Kuyt (Sow)
Gökhan . Yobo . Egemen (Bekir) . Hasan Ali
Topal (Selçuk) . Baroni
Krasic (Topuz) . Alex . Stoch (Caner)
Kuyt (Sow)
Bunlar benim kafamdaki diziliş çözümler. Bunları yumuşak bir yere oturmuş, bu futbolcularla birlikte çalışmadan, takımın havasını koklamadan, varsayımlar üzerine yapmak kolay elbette :) Aslında kararı teknik adamın yapmasına saygı göstermek şart. Tabi bu eleştirileri yaparken, bir başkasını yüceltirken başka bir değerimizi aşağılamamak gerek. Empati ve saygı şart, basının gazını almamak da.
Bugün sezon başında bu duygular ve düşüncelerle çıkıyoruz yola. Ve aslında geçtiğimiz hafta açıklanan gerekçeli karar rezaletini de dillendireceğiz. Bolca ve rezaleti ortaya koyarak. Bugün futbol diyorum, diyelim. Zorlu bir sezonda, her ne pahasına olursa olsun takımın her bireyini teker teker ve takımı bir bütün olarak destekleme sözü vermeliyiz kendimize.
İyi oynayan kazansın, iyi oynayan biz olalım :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder