17 Mart 2008 Pazartesi

Sevilla 3-2 Fenerbahçe

Çok şans tanınmamasına rağmen ilk maçı galibiyetle kapayan Sarı Kanaryalar, uzun zamandır kimselerin galibiyet alamadığı Ramon Sanchez Pizjuan Stadı’na çıkıyor. İstanbul’daki maçta taraftardan ve ambiyanstan çok etkilenen Sevilla başkanının, ‘Siz cehennemi gördünüz mü?’ isimli pazarlama çalışmasıyla ortam biraz daha geriliyor. Biz cehennemi ne gördük ne yaşattık oysa. Zira Şükrü Saracoğlu Stadyumu Fenerbahçe’nin mabedi, kimsenin cehennem değil.

Maç Öncesi
Maça ilk maçta sakatlanan Carlos’un yerine Vederson ile başlıyoruz. İspanyollar başkanlarının gazıyla pek ateşliler. Sezon başında yaşama gözlerini yuman oyuncuları için İspanyolca hazırlanan pankartımız UEFA sansürüne takılıyor. Pankart ikinci devre tribünde açılacak ve İspanyol taraftardan büyük alkış alacak, üstüne üstlük tüm stadyumda dolaştırılacak. Maça dönüyoruz tekrar. Kadıköy’de yediğimiz 2 golün sıkıntı yaratması muhtemel. Yani gol atamadan yenilecek bir gol bile tura veda etmemize neden olabilecek.

Başlangıç
Büyük bir uğultu içinde başlıyor karşılaşma. Hepimiz Sevilla’nın evinde uyguladığı ve neredeyse 45 dakikayı bulan baskıyı beklerken, topa hakim olan bir Fenerbahçe çıkıyor ortaya. Ayağa paslarla hızlı başlamasını engelliyoruz ev sahibinin. Ta ki 5’te Selçuk’un gereksiz bir çalım denemesi, topu kaptırıp faul yapması, bir de daha 4. dakikada sarı kart görmesiyle moralimiz bozuluyor. Moralimizin dibe vurması da Volkan’dan hiç beklemediğimiz bir performansla Alves’in sert şutuna bir şey yapamamasıyla gerçekleşiyor. Baskı olmadan daha 5. dakikada turu kaybedecek skora geliveriyoruz. Alves’in gol sonrasında yaptığı göğüs pandomiminin anlamını bilemiyoruz. Gol ev sahibi taraftarı daha da coşturuyor. 7’de Deivid’in de sarı kart görmesi morali biraz daha bozuyor. Oyunun tam dengeledik derken bu defa 9’da Keita, neredeyse 30 metreden sağlam bir sol şut çıkarıyor. Volkan’ın kötü performansı bu şutta da devam ediyor. Baskı yemeden 2-0 geri düşüyoruz birdenbire. 13’te, Sevilla’nın sol açığı Capel’in kendini yere atmaları sonrasında Gökhan da sarı kartla tanışıyor. Durum çok parlak gözükmüyor Sarı Kanaryalar için zira dakika 13, skor 0-2, bir de 3 oyuncu sarı kartlı. Gece bitmez diye düşünenler kadar olmasa da, ‘sorun olmaz, geçeriz turu’ diyenler de var.

Zico’nun Adamları
Biz bu duygular içinde gelip giderken, Zico’nun Adamları sahada, Fenerbahçe futbolunu oynamaya başlıyorlar, boyun eğmeden, rakibe saygıyı elden bırakmadan, futbolu severek. Varsın yenilsinler, elensinler. 17’de Fabiano’nun kafa vuruşu üstten avuta gidiyor. Oyunda biraz üstünlük kurduğumuz anda, 20’de, Alex’in sol kanattan kullandığı korner vuruşunda, Aurelio’nun arkaya bıraktığı topu, Şampiyonlar Ligi golcüsü Deivid filelerle buluşturup farkı bire indiriyor. Ancak hala turu geçecek durumda değil şartlarımız. Bu arada ilk maçta rakibin sağ kanadını felç eden Uğur’u Alves ve Navas işbirliğiyle durdurmaya çalıştığını görüyoruz ev sahibinin.

Duran toptan bulduğumuz golle birlikte umutlar yeniden yeşeriyor, tribünlerden ‘Saldır Fenerbahçe’ tezahüratları duyulmaya başlanıyor. 33’te Vederson’un sert direğin dibinden avutu boyluyor. Sonra 41’de ev sahibinin üçüncü golü geliyor, Kanoute’nin şutu Gökhan’ın müdahalesiyle Volkan’ı kontrpiyede bırakıyor ve filelerimizle buluşuyor. Devrenin son dakikasındaki baskımızda Aurelio’nun topuk pasında Alex’in şutu defanstan dönüyor, Uğur’un sert vuruşunu da Poulsen çizgiden çıkarıyor, ilk yarı 2 farklı yenilgimizle sona eriyor.

Geriden Geliş
İkinci yarıya bir gol atıp uzatmaya gitme umuduyla çıkıyoruz. Zico’nun Adamları kendilerinde emin, çubuklularla daha da heybetli, işlerine bakıyorlar yine. Diğer tarafta ise Jimenez’in ekibi bir tiyatro sergiliyor, Capel topu her alışında sanki ölüyor, ölmese de ya bacağı ya da kolu kırılıyor. İlk yarıdaki tiyatro sonunda sarı kart gören Gökhan’ın muhtemelen ödü kopsa da, hakem durumu fark ediyor, yanlışlık tekrarlanmıyor. Kadıköy’deki maçtan sonra korktuğumuz tiyatro, sadece yarıda sonuç alıyor. 47’de Uğur’un kafa şutu üstten avuta gidiyor. 60’da Aurelio’nun ceza alanı dışından sert şutu yandan avuta gidiyor. Selçuk yerini 63’te Semih’e bırakıyor. Sarı kartı gördüğü hatasından sonra oynadığı kusursuz oyun nedeniyle de alkışı hak ediyor. Zico, her zamanki gibi sakin, provokasyona sebep vermeyecek tavrıyla takımını yönetirken diğer tarafta Jimenez, bazen yardımcı hakemden daha fazla hareket yaparak, koşturup duruyor. Bizse tur için vites arttırıp, çift forvete dönüyoruz. Semih’in girişiyle birlikte Alex, orta sahaya daha fazla dönerek oyun kurmaya başlıyor. Deivid’in sırtındaki yükü azaltıyor. 79’da Alex’in ortasına Deivid ayak koyuyor, direkten dönen topu da takip eden Brezilyalı, skoru ilk maçla eşitleyen golü atıyor. Bu gol aynı zamanda 4. golü oluyor Deivid’in. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca maç uzatmalara gidiyor.

Golsüz Uzatmalar
Uzatmalarda 97’de Deivid’in pozisyonunda golü bulamıyoruz, ikinci uzatma devresinde ise Sevilla’nın baskısına karşı koymayı başarıyoruz. Böylelikle turu penaltı atışlarına bırakıyoruz. Uzatma dakikalarında Alex ile Ali, Uğur ile Kazım yer değiştiriyorlar. Şimdi, son iki yılın UEFA şampiyonu, kendi evinde taraftarları önünde turu geçmek için, çubukluları alt etmeye çalışacak.

Gerçek Volkan
Penaltı atışlarına geçildiğinde kaledeki Sarı Kanarya, maçın başında kendisinden beklemeyen performansla yediği iki golün acısını çıkarıyor. Escudé, Maresca’nın vuruşlarını kurtardıktan sonra penaltı sırası Alves’e geliyor. Volkan, onun vuruşunu da kurtararak Fenerbahçe’yi tarihinde ilk kez en iyi 8 takım arasına sokmayı başarıyor. Alves ise pandominini tekrarlayacak gücü bulamıyor.

Fenerbahçe’nin Ç’si
Alex 6 asistle istatistiklerde zirvedeki yerini koruyor. Deivid 4 golle en golcüler arasında 3. sıradaki futbolcuların arasındaki yerini alıyor. Kura çekiminde İngiliz Chelsea ile eşleşiyoruz. Şimdiki soru belli, Avrupa bildiği Chelsea’nin ‘Ç’sini mi konuşacak, yoksa ismini yeni yeni ama iyice öğrenmeye başladığı Fenerbahçe’nin ‘Ç’sini mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder