28 Mart 2008 Cuma

Beşiktaş - Fenerbahçe

[KezmanBjk.jpg]


Aldık biletlerimizi, gidiyoruz kısmetse. İşin taraftar boyutunda elden geleni yapacağız, inşallah kazandıktan sonra bekleyeceğiz polisin bizi bırakmasını, geleneksel vapur dönüşünü inşallah aynı mutlulukla yapacağız. Bunların hepsi bir yana, maç ile ilgili konuşmakta fayda var biraz.
Önce kadrodaki eksikleri sayalım, bizde Deivid, Beşiktaş'ta ise Bobo kart cezalısı.
Bizde Deniz'in ve Carlos'un sakatlıkları sürüyor, Semih'in de dün antrenmanda sakatlandğını biliyoruz, Beşiktaş'ta Rüştü ve Cissé'nin sakatlığı geçmiş durumda, böylelikle Rüştü yaşamında ilk kez kendisini Rüştü yapan takıma karşı oynayacak.
Beklediğim kadrolar aşağıdaki şekilde;

Beşiktaş
Rüştü
Ali . Toraman. Gökhan . Üzülmez
Serdar . Cisse . Tello
Delgado
Holosko . Nobre

Fenerbahçe
Volkan
Gökhan . Edu . Lugano . Vederson
Kazım . Aurelio . Selçuk . Uğur
Kezman . Alex

Dolayısıyla Beşiktaş ilk önce kazanmak, Fenerbahçe ise ilk önce kaybetmemek için çıkacak sahaya, aradaki puan farkının sonucu bu. Beşiktaş kazanamazsa Fenerbahçe'yi yakalayamamış olacak ancak kaybederse puan farkı 5 olacak ki kalan 6 hafta için az bir fark değil bu.

Beşiktaş'ın ilk amacı Fenerbahçe'nin en sağlam yerini delmek olacak. Bunu da Holosko'nun hızı, Nobre'nin mücadeleci oyunu ve Delgado'nun yaratıcılığıyla yapmak zorunda. Tello da istim üzerinde olacak sol kanatta. Muhtemel bir Lugano-Nobre eşleşmesi izleyeceğiz ki her iki oyuncu da fiziksel özelliklerini kullanırken kart görmeye çok meyilli oluyor, özellikle de Lugano. Holosko'nun hızını Vederson, Uğur'un yardımıyla kesebilecek güçte. Buradaki dengeyi Serdar oynarsa Beşiktaş lehine bozabilir zira bu durumda sağ kanattan üç kişiyle gelebilir Beşiktaş. Delgado'nun yaratıcı gücü ve Tello'nun yardımını, göbekte Selçuk ve Aurelio, sağ kanatta ise Gökhan durduracak. Duran toplarda ise Delgado ve Tello'nun isabetli ortaları, yan toplarda hataya zorlandığı zaman patlak veren defansımız için en önemli tehlike olur. İşin Beşiktaş aksiyonlu yönü bu şekilde. Gelelim Fenerbahçe aksiyonuna.

Öncelikle Alex'in Kezman'ın forvet oynadığı maçlardaki genel görüntüsü, orta sahanın gerisine pek gelmeden top oynamaya çalışan, sertlik karşısında pasif kalan bir görüntü. Ancak ani akınlarda birdenbire nasıl geldiği anlaşılmayan bir yerde topla buluşabiliyor. Bir de tabi ki duran topları çok iyi kullanıyor. Bunun dışında Semih'in olmadığı bir oyunda ileride topu ayakta tutmamız zor. Vurulan her top yeterli destek verilmediği zaman sanki duvardan geri geliyor. Deivid'in ikinci bir playmaker olarak oynamasıyla da çözülebilen bu sorun, onun eksikliğiyle büyüyecek. Zico'nun Kezman, Semih ikilisiyle başlamayacağını da herkes çok iyi biliyor. Bu durumda Fenerbahçe'nin ilk aksiyonu duran toplar, ikincisi ise Uğur ve oynarsa Kazım'ın kanat bindirmelerinin kalitesiyle ortaya çıkacak. Galatasaray maçında, tur için 10 kişi kalmasına rağmen forveti ikileyen, beraberliği bulan, kalan dakikalarda 9 kişi kalıp turu da pozisyon vermeden 90+2'de yediği golle kaybeden bir Fenerbahçe'den bahsediyoruz bu arada.

Eğer olacaksa ilk golü kimin atacağı çok önemli. Eğer Beşiktaş atarsa, Fenerbahçe'nin B planı belli, Semih'i sahaya sürmek. Bu durumda da genelde Selçuk'un oyundan çıkararak, orta sahayı çift yönlü oynayabilen Aurelio'ya teslim ediyor. Risk yüksek olabilir zira Beşiktaş'ın Holosko, Serdar gibi hızlı adamları, skor avantajını almaları halinde, daha fazla tehlikeli olabilir. Galatasaray maçlarında görüldü ki 1-0'dan sonra farkı 3'e taşıyacak pozisyonu buldu Beşiktaş.

Eğer ilk golü Fenerbahçe atarsa, geri yaslanacak Beşiktaş'ı ister istemez üzerine çekecek. Bu durumda da Uğur ve Kazım'ın hızı etkili olacak. Bu tip durumlarda da Alex, duvar görevini iyi yapıp son vuruşlarını kaliteli hale getiren Kezman'a pozisyon sağlayabilecek.

Ben Fenerbahçe'nin, önem derecesi yüksek olan maçlara her zaman olduğu gibi daha konsantre çıkacağını düşünüyorum. Bununla birlikte kaybetmek sadece Beşiktaş için belki de yolun sonu, Fenerbahçe için değil. Yani kafası daha rahat olan, zaten futbolu severek oynayan, oynamaktan keyif alan bir kadromuz olması nedeniyle de Zico'nun dediği gibi sahadan başı dik ayrılan bir takım olan Fenerbahçe'yi daha şanslı görüyorum.

Hakeme de değinelim biraz. Yunus Yıldırım, kırmızı kartını pek kullanmayan bir hakem. Ancak bazen enteresan yönetim şekilleri doğuyor derbilerde, en son örnek Cüneyt Çakır'dı ve bize pahalı bir fatura ödetti. Bu maçta aynı talihsizliği yaşamak hoş olmaz.

Avantajlar
Beşiktaş
İç saha maçı
Rüştü'nün yüksek formu
Cissé'nin geri dönüşü
Kazanmak zorunda olması
Fenerbahçe
Kazanmak zorunda olmaması
Büyük maç konsantrayonu
Forvet hattının yüksek form grafiği
Her iki kalecisinin de formu

Dezavatajlar
Beşiktaş
Kazanmak zorunda olması
Seyirci baskısı
Defanstaki ciddi form düşüklüğü
Fenerbahçe
Carlos ve Deivid'in yokluğu
Chelsea maçı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder