Fenerbahçe bayramının kutlanacağı hafta sonuna herkes özenli bir şekilde hazırlanır. Maçın arifesinde, ertesi gün giyilecek uğurlu kıyafetler çıkartılır, son durum kontrol edilir. Eğer mümkünse, uzaklık ve zaman fark etmeden, arabalara atlanır, stadyum maç öncesinde bir tavaf edilir. Tavaf sırasında başka taraftarlar görülünce yüzlerde bir gülümseme oluşur, yalnız değilsinizdir. Gece maç rüyasına yatılır, maçın skorunu görmek amaçtır. Hatta golleri kimin atacağını anlatmak maçın sabahında, sanki bir ayrıcalıktır. Ola ki yenilgi görülürse açıklama hazırdır 'rüyaların tersi çıkar'. Bazıları strese girer, akşama forma giyecekmiş gibi, uyuyamaz. Zar zor uyusa da sabahın köründe kalkar, bir başka stresli arar ya da stresini atmak için bir yandaş kendisine. Ama saat o kadar erkendir ki tepki almamak için kısa mesaj atılır, yanıt gelir gelmez çevrilecektir telefon. Kahvaltı edilir belki edilmez akılda Büyük Maç, işe gidilir belki gidilmez akılda Büyük Maç. Öğle olur heyecan artar, skor tahminleri başlamıştır. Tarihle bağlantılı espriler eksik kalmaz; 6 Kasım'da 6-0 olmuştur, 8 Aralık'ta 8-0 olacaktır. Diğer tarafta da yedi yıllık zulümün biteceği umudunda olanlar, yılların ezikliğiyle, bu sefer kesin puan alacaktır, galibiyet diyemezler. Nerede olursa olsun artık tek hedef kutsal topraklarda bulunmaktır, Kadıköy'e geçilir. Maça doğru heyecan artar kimi stresten kimi mutluluktan, Nazlı'nın önünde, halı sahada, Todori'de, Develi'de buluşulur, yeni şarkılar bestelenir, öğretilir, eskileri söylenir.
Bu güzelliklerin yaşanmasından sonra Büyük Maç için tribündeki yerimizi alıyoruz. İlk onbir sahada ısınırken, ilk 50 bin de tribünde provalara başlıyoruz. Bugün her zamankinden de farklı, güzel bir gösteri var tribünlerde. Sahada ne var, Volkan kalede, sağda Gökhan solda Carlos, göbekte iki stoper Lugano ve Edu, onların önünde Aurelio ve Selçuk, ortanın sağında Deivid solunda Uğur, forvette Semih ve onun hemen arkasında Alex. Maçın ilerleyen dakikalarında, sinirine hakim olamayıp sarı kart gören Uğur yerini Vederson'a bırakacak, Kezman ikinci yarıda kendisini göstermek için Semih'in yerini alacak, son dakikalarda ise Carlos'la Kazım yer değiştirecek. Takımlar sahaya çıktığında tribün gösterisi de sahne alıyor; Fenerium üst tribünde, konuk seyircilerin ner bir kelide göreceği, 0-6 KASIM yazısı ortaya çıkıyor birden, Telsim tribün üst kısımda ellerindeki kartonlar ve Fenerbahçe logosuyla bayrağımız canlanıyor, alt tribünde ise Kiminin Rüyası Kiminin Kabusu dalgalanmaya başlıyor, kameraların çektiği Maraton tribün üstte dev Herkes Haddini Bilecek bayrağı ve alt katta eldeki kartonlardan çubuklu Fenerbahçe denizi can buluyor. Maça saniyeler kala, ilk 50 bin, büyük bir ahenk içinde geri sayım sonrasında depremi başlatıyor. Stadyum yerinden oynuyor sanki, büyük gürültü muhtemelen karşı yakadan duyuluyor. Galatasaray bu sefer iddialı zira geçtiğimiz 7 sezon boyunca ligde bir puan dahi alamayan, attığı 3 gol karşısında kalesinde tam 20 gol gören futbolcuların yerini yenileri almış. sanıyorlar ki travma bitecek. Maça hızlı başlıyoruz, ilk iki dakikada Deivid'in birisi kaleyi bulan iki şutu sonrasında 5'te Gökhan'ın uzun taç atışını önünde bulan Alex, hiç oyalanmadan Semih'in önüne bırakıyor topu, o da altyapısından yetişip yıllarını verdiği kulübünün geleneğini bozmuyor ve Fenerbahçe Cumhuriyeti nüfus kağıdını çıkartıyor, 1-0. Golle birlikte hayal dünyasından gerçek hayata dönüyor Galatasaray, hani bitmişti travma, o kadar genci sürdük oysa sahaya. Fenerbahçe golün rahatlığıyla yaslanıyor geriye, bekliyor rakibinin açıklarını. Top daha çok Galatasaray'da kalıyor ama topla oynamak başka top oynamak başka, ilk şutlarını 15'te buluyor ancak sarı kırmızılılar o da bıraksan kaleye varamayacak hızda. Fenerbahçe rölantiyi 21'de yeniden bozuyor, Gökhan'ın önce attığı taç sonrasında yaptığı verkaç sonrasında kaleci Orkun ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda yaptığı vuruşu bu sefer kurtarıyor kaleci. Hemen sonrasında 26'da Carlos gösteriyor kendisini, ceza alanı dışında çektiği sert şutu Orkun kurtarmayı başarıyor. sonraki dakikalarda yine Galatasaray'da kalıyor top ancak şut dahi çekecek pozisyon bulamıyorlar. 41'de kullandığımız korner vuruşunda Aurelio'dan ceza alanına yönelen topu Alex, arkasındaki rakibinin tekmesine rağmen kaleye şutluyor, Orkun'un ayaklarına çarpan top ikinci golün ilk yarıda gelmeyeceğini anlatıyor. Galatasaray'ın en en önemli pozisyonunu Nonda 43'te yakalıyor, şutunda Volkan yere dahi yatmadan kurtarıyor topu. Son dakikalarda rakibiyle dalaşan, kendisine yapılan faulü görmeye hakemle tartışıp sarı kartı göre Uğur ikinci yarıda takımı eksik bırakacağı görüntüsü nedeniyle yerini Vederson'a bırakacak.
İkinci yarıya Galatasaray umutla başlıyor ancak taraftarın itici gücüyle Fenerbahçe kontrolü ele alıyor. 47'de Galatasaray'ın en önemli şutunu Volkan kurtarıyor. 48'de Semih'in şutunu Orkun kurtarıyor. 49'da Galatasaray defansı çok önemli bir ofsayt hatası yapınca Semih kaleci Orkun'la karşı karşıya kalıyor, topu yanındaki Deivid'e vermek yerine kaleye şutu tercih edince ikinci gol gelmiyor. 50'de Aurelio soldan giriyor ceza alanına şutunu Orkun kurtarıyor yine. 53'te ortqa sahanın bize göre sol kanadında yine bir uzun topu alıp yumuşatan Semih, bu sefer Song'un insafsız tekmesiyle kendisini yerde buluyor. Song bu dakikada Galatasaray'ın ilk sarı kartını alacak, ilk yarıda hakeme sürekli itiraz edip, sarılma cıvıklığına giren Arda, Semih'in bacağını kırmaya yeltenlenen Servet, kurtulanlar olacak akıllarda kalacak. 56'da Deivid'in uzun pasında Semih topla buluşuyor, Servet Volkan makası arasında Volkan'ın müdahelesiyle kendisini ceza alanı dışında yerde buluyor. Serbest vuruşu Alex ve Carlos kullanmaya yelteniyor, Orkun endişeli. Alex topun üzerinden atlaması, Carlos'un şert şutu, defansa çarpan topun Deivid'in önüne düşmesi ve bu oyuncunun nefis plasesi skoru 2-0'a taşıyor, gol Yengeç Dansı'yla taçlanıyor. Biz daha yeni ısınıyoruz, Galatasaray ise endişeli.
Kalli beraberliği bulmak için bir defans oyuncusu çıkarıp Ümit'i sahaya sürüyor 63'te. Onu 74'te de Hakan izleyecek. 62'de Aurelio'nun sağdan ortasını Semih kötü bir vuruşla üstten avuta atıyor. 64'te Aurelio bu sefer kendisi deniyor şansını ancak şutu yandan avuta gidiyor. 66'da Gökhan'ın presle kazanıp ceza alanına taşıdığı topu Alex ile Semih anlaşamayınca pozisyona çeviremiyoruz. Dönen topa eliyle dokunan Deivid sarı kart görüyor. 67'de Alex'in pasıyla ceza alanına giren Deivid'in sert şutunu Orkun kornere atıyor. 68'de Arda, Edu'ya faul yapıp hakemin kararını beğenmeyip topu savurunca sarı kart görüyor. 79'da kazandığımız serbest vuruşta rakip barajı kurarken, Barış'la kafaya kafaya inatlaşan Deivid kırmızı kartla oyun dışı kalıyor, Barış mağdur kalıyor. Alex'in serbet vuruşunı Orkun kornere çeliyor. Kalan dakikalarda Galatasaray kadar Fırat Aydınus da uğraşıyor gol için, olmadık faul kararları vererek ortamı germekten başka birşey yapamıyor, gol gelmiyor ve yine kazanıyoruz. 6 Kasım'daki 6'dan sonra 8 Aralık'ta 8 gol beklerken, Şükrü Saracoğlu'ndaki üstüste Galatasaray lig galibiyetlerinin 8.sini alıyoruz. Böylelikle son 8 Kadıköy lig maçının bilançosu 8 galibiyet 22 gol, 19 averaj olarak gerçekleşiyor. 8 mi? Onu da 8 Mayıs'a bırakıyoruz. Bu arada Galatasaray'la ligde yaptığımız son 6 karşılaşmanın tamamını kazanmış oluyoruz.
Sorular
Bu 8 maçın tamamını 'bu sefer kıracağız şeytanın bacağını kolunu' düşüncesiyle Kadıköy'e gelip canlı canlı seyretmiş Galatasaraylı var mıdır?
Fenerbahçe'nin üstüste 8 sezon Kadıköy'de sürekli yendiği bir takım daha var mıdır?
Fenerbahçe Dergisi / Ocak 2008
29 Aralık 2007 Cumartesi
Fenerbahçe 2-0 Galatasaray
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder