15 Temmuz 2011 Cuma

Ana Ben Ölür müyüm, Acep Yok Olur muyum?

19 Haziran saat 02:00...
Hakkari-Şemdinli-Tekeli.
Terör örgütünün hain saldırısı sonucu 11 şehit.
O dönemlerde 11 şehit verilen birliğin yazıcılığını yapıyordum. Yukarıdaki belge ayın 17'sinden bölüğümüze ulaşmıştı. Buna benzer bilgiler devamlı gelirdi fakat en açık, en detaylı bilgi buydu. 2 gün sonra bilginin doğruluğu kanıtlanmıştı.
O kadar zor ki bunu yaşamak. Yaşadığım için biliyorum Diyarbakır'da verilen 12 şehidin acısını. Daha çatışma sürerken yattığınız çarşafları kesersiniz arkadaşınıza tampon yapmak için.
Çatışma biter.
Büyük bir sessizlik olur o bölükte...
O birlikteki askerlerin gözüne 3-4 gün uyku girmez.
Hepsi intikam yemini etmiştir.
Onların gözlerinde ki yaşlar verilen şehitlerden değil, "biz niye şehit olamadık" gözyaşlarıdır. Arkadaşlarımız vatan uğruna ölmüşken biz niye yaşıyoruz derler kendi kendilerine. Bölüğün çaycısı, yemekhane sorumlusu hatta ve hatta silahsız bir boka yaramayan askerler bile biz de görevlere gidelim diye yalvarırlar komutanlarına. Ama iş işten geçmiştir. Nefretle hiç bir şeyin çözülemeyeceğini ne yazık ki askerimiz bilmiyor.

En zor olanı şehit olanın ailesine haber vermek, ya da birliğinize açılan telefonlarda bir annenin "oğluma bir şey oldu mu?" diye size sormasıdır.
Zordur zor. 
Siz uzaktan "vatan sağ olsun" derken, onlar "ben ölürüm" diyor. 
"Çatışmadan değil, yangından öldüler" diyen zihniyet var oldukça daha çok "vatan sağ olsun" diyenler çıkar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder