30 Ocak 2010 Cumartesi

Gökhan İnler hem inşaattan hem futboldan anlarım adamı


Fotoğraf 2005 senesinden. Fotoğraftakiler Gökhan İnler ve Önder Çengel. Bu iki gurbetçi futbolcu takımı Daum'un çalıştırdığı o dönemde denenmiş ve beğenilmedikleri gerekçesiyle gönderilmişti. Önder Çengel Türkiye'de başka kulüpler tarafından da denenmiş ve beğenilmeyerek yollanmıştı. Gökhan İnler ise Udinese'nin yolunu tuttu ve orada çok başarılı bir performans göstermeye devam ediyor. Euro 2008'de de adından çok söz ettirdi. En son İtalya Kupası'nda Milan'ı yıkan golü atmıştı. Şu an bonservisi yaklaşık 7-8 milyon euro'dur almaya kalksan ve kesin olarak söyleyebilirim ki Cristian Barani'den kat kat daha iyidir ayrıca yabancı kontejanı işgal etmez. Şimdi Gökhan İnler'in resmi sitesinden ziyaretçi defteri gibi bir bölümden bir yazı aktaracağım.
Selam Gokhan abi. Seni EURO 2008'ten sonra takip etmeye basladim ve hem Turkiye Milli takiminda hem Fenerbahce'de oynayabilecek kaliteli bir futbolcusun. Ve aklimda 2 soru isareti var. Neden Isvicre icin oynuyorsun? Ve Fenerbahce'de 2005 sezonunda Daum tarafindan neden istenilmedin? Simdi oynadigin futbolla Fenerbahcemizde cok buyuk bir katki saglardin. Aurelio'nun boslugunu doldura bilecek tek Turk sensin. Insallah seni ileride Fenerbahcemizin formasi altinda gorebilirz.
----
Selam Oguzhan, tabiki her türk genci gibi benim hayalimde türk milli takiminda oynamakti. Malesef türk milli takimindan bekledigim ilgiyi göremedim. Isvicre milli takimi bana daha cok ilgi gösterdi, normal olarak bende Isvicre milli takimini tercih ettim. Beni Daum degil, Fenerbahcenin yönetimi istemedi. Onlar daha iyi bilir niye beni istemediler. Selamlar Gökhan
Sayfanın Orjinali

Gökhan'ın hayranına verdiği cevabı gördükten sonra bugün bile doğru düzgün transfer beklemek iyimserlik olur. Neymiş hem inşaattan hem futboldan anlanmazmış. Bırakın bu işi profesyoneller yapsın artık allah aşkına.

28 Ocak 2010 Perşembe

Transfer Görmüş Masum Köylü " in at kuyruk we trust "


Aykut Kocaman dün olağan üstü bir durum olmadıkça transfer yapılmayacağını açıkladı ve bazı Fenerbahçe taraftarları buna çok sinirlendiler. Ezeli rakip patır patır transfer yaparken bizim böyle beklememiz yanlışmış. Türkiye'nin gelirleri en büyük kulübü olarak bir futbolcu bile transfer edemiyormuşuz vs. Basına sızan bilgilerde Fenerbahçe'nin Mario Balotelli ve Quaresma'yla kiralık olarak ilgilendiği Inter'ın ise Mancini'yi önerdiği ortaya çıktı. Dentinho hakkında ise çok büyük bir bilgi olmamakla birlikte sanırım istenen büyük bonservis bedeli bu transferin yatmasına sebep oldu.

Türkiye'de transfer denildiği zaman akla gelen ilk kulup herzaman Fenerbahçe olmuştur. Brezilya'yı dünya şampiyonu yapan Carlos Alberto Pareira kupanın sonunda Fenerbahçe'ye imza atmıştır.2002 Dünya Kupasından sonra Maradona'nın tek veliahtı Arjantin'in 10 numarası Ariel Ortega Istanbul'a gelmiş ezeli rakip taraftarları çılgına dönmüştü. 2005 yılında dünyanın sayılı santrforlarından Nicolas Anelka Istanbul'un yolunu tutmuş yine rakip takım taraftarları ağlamaklı olmuşlardı. Sene 2007'ye geldiğimizde ezeli rakibin başkanının anca formasını alırsınız dediği Roberto Carlos Türkiye'ye gelmiş ve rakip takım taraftarları intiharın eşiğine gelmişlerdi. Oysa onlar Ali Lukunku, Felipe , Almaguer , Sarr , Duro gibi oyuncularla yıllardır uyutuluyorlardı. Bu saydığımız isimler dışında Appiah, Kezman , Van Hooijdonk , Alex gibi isimlerde var tabi.

Şu sıralar ise at kuyruklu adama benzeyen ama adam olmayan , takımın zor zamanlarında sinirini stat görevlilerini yumruklayarak geçiren bir adam çıkmış M.City gibi paraya ihtiyacı olmayan kuluplerin kapısında yatarak, yalvar yakar, kariyerinde tamamen düşüşte olan futbolcuları para vermeden kiralık şekilde transfer ederek bazı kesimlerin gözünde kral olmuştur. Bu gelişmeleri sadece ezeli rakibin taraftarlarına acıyarak izliyorum. Sezon sonunda ilk 2 ye dahi giremiyeceklerini düşünüyorum. Bu kiraladıkları fason yıldızlarda sezon sonu geldiklere yere geri dönerler. Çok büyük bir hayal kırıklığı sizleri bekliyor sezon sonunda. Son olarak harbiden "in at kuyruk we trust" ... Allah başımızdan eksik etmesin bu fason transfer kralı at kuyruklu adamı.

Buradan hala transfer bekleyen ve bu şekilde yönetimi baskı altına alan taraftarlarımıza söyleyebilecek tek şeyim, devre arasında büyük bir transfer yapmak çok ama çok zordur herkesin bildiği üzre. Bu dönemde yapılan transferler genelde takıma yararlı olmamakla birlikte büyük ölçüde zarar verebilmektedir.

Hazmedemeyenler için bonus
Bknz: Tarihe Geçen Fenerbahçe Transferleri

Kupada Rakibimiz Bursaspor


Çeyrek finalde rakibimiz Bursaspor oldu. Yarı finalde Denizli - Manisa galibiyle eşleşeceğiz eğer turu geçersek. Kuraya şöyle bir baktığımızda ufukta Fenerbahçe - Galatasaray finali gözüküyor. Zaten lig fikstürü ve özellikle kupa kuralarının daha önceden bu işin başındakiler tarafından belirlendiğine eminim. Tabi ki Fenerbahçe - Galatasaray finali kupanın değerini arttırır, o final maçı diğer maçlara göre daha çok izlenir. Herneyse unutmamak gerek ki maçlar oynanmadan kazanılmıyor, umarım finalde Galatasaray ile oynarız.

Bursaspor'u değerlendirmek gerekirse, Galatasaray'dan sonra çekilebilecek en zor kura Bursaspor olurdu ve oldu. Takımın hücüm hattında Sercan gibi süratli ve kaleye direk gidip rakip takım defansını dağıtan bir oyuncu var. Sercan'ın yanında indirdiği hava topları ve rakip defansla girdiği mücadele ile defansı yoran, yeri geldiğinde iyi vuruşlar yapabilen Turgay Bahadır bulunuyor. Bu ikilinin yanına Ankaragücü ve Kayseri'den tanıdıgımız Iglesias'da katılmış durumda. Takımın orta sahası en az forveti kadar iyi. Yeteneklerini tartışmanın gereği olmayan Volkan Şen, orta sahada tam bir savaşçı olan iyi de top kullanan Ozan İpek , tecrübesiyle , attığı şutlarla , kullandığı toplarla etkili olan Ivan Ergic ve tekniği kullandığı duran toplarla etkili olan Arjantin'li Batalla orta sahayı domine ediyorlar. Savunmada ise tecrübeli Ömer Erdoğan ve Beşiktaş'dan gelen ve Bursa'da kendini bulan Zapotocny bulunuyor. Kalede ise zaman zaman yaptığı hatalarla öne çıkan tecrübeli Dmitar Ivankov var.

Bursaspor maçlarının çok zor geçeceğini düşünüyorum. Umarım turu geçen taraf biz oluruz.

24 Ocak 2010 Pazar

Ricardo Quaresma


Nihat Özemir'in açıklamarından sonra Quaresma ismi bütün basında yazılmaya başlandı. Transferin bittiğini bile yazanlar oldu. Gelirse kimse hayır demez heralde. Bir kaç güne herşey netlik kazanır. Umarım gelir, gelirse çok iş yapar.

22 Ocak 2010 Cuma

Denizli'ye 3'ün 1'i ...


Uzun zaman sonra tekrar bir maç yazısıyla buradayım.Aylardır bloga yazmadığım halde elbette ki Fenerbahçe'yi her zaman ki gibi yakından takip ettim.Kazım ve Önder'in kadro dışı bırakılması, Semih ile yönetim arasında geçenler, devre arasında beklenilen düzeyde golcü oyuncunun transfer edilmemesi, ezeli rakibin isimli kariyerli oyuncuları getirmesi Fenerbahçe taraftarını biraz gerse de bana göre bugün ortaya koyulan mücadeleden sonra korkacak hiçbirşey yok. Takım böyle istekli, arzulu oynadığı sürece bu ekibe kimse direnemez. Bugün bu sezon için ilk defa rahatça Fenerbahçe takım gibi oynadı diyebiliyorum.

Öncelikle Istanbul'da durmadan saatlerce yağan yağmur sonucu saha adeta bir bataklığı andırıyordu. Saraçoğlu'nun zaten bozuk olan zemini yağmurun da etkisiyle futbol oynamayı imkansız kılıyordu sanki. İlk yarı pek pozisyona giremesekte takım baskısını her geçen dakika arttırıyor ve Denizlispor'un direncini yavaş yavaş kırıyordu.Maçı izleyen herkes 60'dan sonra maçın kopacağını kestirmiştir diye düşünüyorum. Daum'un Özer Hurmacı ile değil Wederson'la başlaması akıllıcaydı.Wederson Özer'e göre yere daha sağlam basan , daha kuvvetli , böyle sahalarda topu daha iyi kullanabilecek bir oyuncu. Özer Hurmacı hatta Alex tarzı oyuncuların böyle sahalarda çok etkili olmasını beklemek yanlış olur zaten bana göre. Ama yine de Alex olsaydı maç daha erken kopabilirdi. Golü bulduktan sonra Youla'nın oyuna girmesine rağmen, hala 3 forvet oynayıp defansa veya orta sahaya takviye yapmayan Daum az kalsın maçın gitmesine neden oluyordu ki takım maçı ne kadar çok istediğini gösterdi. 77'de golü bulup 82'de golü yiyen takımlar genelde dağılırlar hatta 2.golü bile yerler. Fenerbahçe 82'de golü yemesine rağmen golün şokunu çabuk atlatıp rakip üzerine inanılmaz baskı kurdu.Üst üste pozisyonlar buldu ve kalan o kısa zamana 2 gol daha sığdırdı. Bu şokun atlatılıp maçın kurtarılması , oyuncuların oyundan düşmemesi ilerisi için çok çok önemli bir detaydı maç içinde, belki de şampiyonluğun ne kadar çok istendiğinin göstergesidir.
Oyuncuların bireysel olarak değerlendirmek gerekirse maçın adamları olarak Santos ve Emre'yi gösterebiliriz. Özellikle Santos o kötü sahada topu çok iyi kullandı, sık sık bindirme yaptı, rakip defansı çok yıprattı, koştu mücadele etti. Emre'de Santos gibi topu iyi kullandı ve inanılmaz mücadele etti , bütün takımı ateşledi. Güiza yine net goller kaçırsa da bir çok pozisyon da arkadaşlarına çok iyi toplar indirdi, gayet istekliydi, gol atması moral bulması çok iyi oldu. Semih uzun zamandır oynamamanın getirdiği eksiklikden midir bilinmez eskisi gibi gol vuruşları yapamadı, Güiza'yı aratmadı çok gol kaçırdı ama eminim ki oynamaya devam ederse mutlaka kendini bulacaktır. Şu an Türkiye Ligleri'nde oynayan en kaliteli santrfor Semih Şentürk'tür bana göre.Defans hattı hakkında pek yorum yapamıyacağım çünkü Denizlispor defansı zorlayacak hiçbir atak yapmadı. Tek doğru düzgün ataklarında Bilica hata yapıp golü yedirtti. Zaten Bilica'nın bu takımın stoperi olmaması gerektiğini ilk alındığında da yazmıştım. Keşke yerine daha iyi bir stoper alınsaydı. Bekir ise herzaman yaptığı açıklamalarda heryerde oynarım diyor, lakin Bekir gibi ağır bir adam stoper dışında bir mevkide bence oynamamalı, stoper oynaması için de ağırlığını kapatıcak pozisyon bilgisi ve sezgileri olmalı. Cristian ve Mehmet Topuz'da kötü oynamadılar ama çok da etkili olamadılar. Özellikle Cristian hücumda hiç yok. Oraya oyunun Emre gibi iki yönünü oynayabilecek bir oyuncu alınsaydı daha iyi olurdu.Ya da Mehmet Topuz oraya çekilip sağ açığa Deivid veya Özer konulabilir. Bunlar Daum'un daha iyi bileceği işler tabi ki ama Cristian'ın hücuma hiç katkı yapmaması düşündürücü.

Maçla ilgili atlanmaması gereken bir detay da Alex'in kadroda olmadığı bütün zamanlarda takımı yalnız bırakmayıp maçlara gelmesi, gol olduğunda bir taraftar edasıyla sevinebilmesidir. Adam zaten para verip loca bile almış, daha ne söylenebilir ki. Helal olsun Alex. Bu sene şampiyon olacaksak ki olacağımıza yürekten inanıyorum, şampiyonluğun baş mimarı Alex olacaktır.

Atlanmaması gereken bir diğer detay da takımın diğer yabancılarının Alex'de olan sorumluluk duygsuna sahip olmamaları. Haftaya takım Sivas deplasmanında takımın kart sınırında olan bütün oyuncuları patır patır çok basit kartlar görüyor. İnşallah deplasmana gitmemek için bilerek görülen kartlar değildir, öyleyse bu takım asla şampiyon olamaz...

Maçın Özeti

15 Ocak 2010 Cuma

Coming Soon


İkinci yarının başlamasıyla birlikte tekrar buradayım. Herkese saygılar sevgiler .