25 Ocak 2008 Cuma

Nostalji

Şampiyonluğun kaçtığı 2005/06 sezonu son maçı

Denizlispor 1-1 Fenerbahçe

Bir yanda ligin en çok kazanan en çok gol atan en az gol yiyen lideri Fenerbahçe , diğer yanda ligde kalması hem kendisine hem de rakiplerine kalmış bir takım, Denizlispor. Sezon boyunca üç defa karşılaşan iki ekipten Fenerbahçe’nin attığı gol sayısı 13, yediği ise 2. Dengeler tarih, kısacası herşey Fenerbahçe galibiyetini işaret ediyor. Biz de yalnız bırakmıyoruz sevdiğimizi, düşüyoruz yollara. Biletli 800 kanarya, stadyumu, Şükrü Saracoğlu’nun eski maratonuna çeviriyor sarısıyla lacivertiyle, kadınıyla erkeğiyle. Tüö şarklılar Fenerbahçe için söyleniyor, rakibe en ufak bir saldırı takılma yok. Maçın hakeminin, Fenerbahçe’nin kadrolu hakemi Selçuk Golgolgol (Dereli) olması bile çoğunluğu ilgilendirmiyor. Rakip seyirci, neden bizim şampiyonluktaki rakibin şarkılarıyla desteklemeye çalışyor takımını, çokça Fenerbahçe’ye küfür ederek.



Sonra maç başlıyor. Her zamanki gibi başlıyor. Bir an susmuyor Fenerbahçeli. Sahadakiler Denizlispor’un yarı alanına yığıyor oyunu. Öyle bir oyun ki 73-27 gibi bir topla oynama yüzdesi gerçekleşiyor. Bunun karşılığında devamlı tekme atan, çeken, iten bir rakip var sahada Dereli’nin özel izniyle. Sarı kart görmeyen, her sarı kartlık faul, bir hak daha veriyor rakibe. Kimi Alex’in beline doluyor bacaklarını kimi Tuncay’ın formasından çekiyor. Dereli seyrediyor. Dereli’nin seyrettiklerinden biri de tribündekilerin sahaya devamlı yabancı madde atması. Maç sonunda oyuna eklenecek 16 dakikanın nedenlerini konuşmayacak kimse. 11’de Ümit’in getirdiği topa Mehmet enfes vuruyor, kaleci başarılı. 19’da Alex’in şutunda da Souleymanou çıkıyor karşımıza. 45’te yine Mehmet’in enfes atağına karşı koyan da kaleci olunca, hızlı başladığımız mçata öne geçmeyi beceremiyoruz ilk yarıda.



İkinci yarıya yine futbol dışı olaylarla başlıyoruz. Tribünlerin sahaya müdahelesi sürüyor. Sahadaki oyuncuların maça konsantre olmaları neredeyse imkansız gibi. Baskımız sonuç vermiyor. Denizlispor sarı kartlık faullere devam ederken Dereli olayları görmezden geliyor. 60’ta Mehmet ceza alanına girerken, önünde yatarak müdahele eden Krotochvil’e takılınca hakemi aldatma suçundan maçın ilk sarı kartını görüyor. Gol için tüm riskleri alıyoruz. Souleymanou her yan topta nedense yere düşüp sakatlanıyor. Dakikaları yiyip bitiriyor Denizlispor. Defansı üçlü sisteme çeviriyor Daum gol için. 72’de ve 77’de Yusuf, 84’te Selahattin %100 gollük pozisyonlarda Rüştü’ye takılıyorlar. Maçın kalan süresi anlaşılmıyor. 88’de Rüştü de dayanamıyor, ev sahibi Mustafa’nın golüyle öne geçiyor. Bu dakikada skorbord devre dışı kalıyor. Dördüncü hakemin 16 dakika uzatma gösterdiğini gören oyuncu sayısını tahmin edemiyoruz. Sezon boyunca en çok gol attığımız zaman diliminde kaç dakika kaldığını bilmeden şuursuzca doldurt boşalta geçiyor takım. Oysa kalan süreyi bilseler daha sakin atak yapma şansımız var. 90’da Tuncay skoru eşitliyor. Baskımız sürüyor. Saha hala konfeti atılıyor. Konfetiler hiçbir saha görevlisi temizlemeye çalışmıyor. Appiah’ın kafa vuruşu direğe çarpı avuta gidince gol sevincimiz yarım kalıyor. Souleymanou bı pozisyonda yine sakatlanıyor ve zaman geçiriyor. Aon dakikalarda Appiah’ın penaltı noktası üzerinde uygun durumda bulduğu pozisyonda çektiği şu ne yazık ki avuta gidiyor. Dereli düdük çalışyor ve Birinci Futbol Ligi profesyonel olduğundan beri ilk kez bir ekip, rakibine karşı oynamadan verdiği puanlarla şampiyonluğu kaçırıyor. Tribünlerdeki sessizliği, içlerindeki Galatasaray formalarını çıkaran ve Galatasaray lehine tezahürat yapan Denizlispor seyircisi kılıklılar bozuyor. Saha içine kadar giren amigolar Fenerbahçe taraftarına el kol harekeleri yapıyorlar. Maç bitiyor, futbolcular bitiyor, biz de bitiyoruz.



Akılda Kalanlar
İki kulvardaki onurlu mücadelemiz, saha dışı etkenlerle kupasız kalıyor. Son iki sezonun gerçek şampiyonun elinden alınıveriyor kupa. Federasyonun çifte standartları, medyanın hakem hatalarının Fenerbahçe lehine yapıldığı yalanını pompalaması ve kurulan ittifaka karş galip gelemiyoruz. Tüm taraftarlar biliyoruz ki, onurlu mücadelemiz, onursuzca alınacak kupalardan daha değerli. Gözyaşlarımızı saklamadan, evimizin yolunu tutuyoruz. İstanbul’a vardığımızda ise etraftaki Fenerbahçe bayrakları mutlu ediyor bizi. Kim şampiyon diğer sorsanız yabancı birisine, ‘sarı lacivertli takım herhalde’ yanıtını alacağınız kadar Fenerbahçe bayrağı asılı. Biz bu takımı kupaları için sevmedik ki.

Fenerbahçe Dergisi / Haziran 2006

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder